Welcome to my blog, hope you enjoy reading
RSS

25 Ocak 2012 Çarşamba

Yeni Annenin Bakim Cantasi

Hamile oldugunuzu ogrendiniz. Super bir haber! Heyecan dorukta. Dusunecek, yapacak o kadar cok sey var ki...

Ilk gunden de olsa son gunlere de kalsa hamileligin en guzel yanlarindan biri de her zaman imrenerek baktigimiz o el kadar, o cicili bicili, o minicik bebek kiyafetlerinden alma sansimizin olmasidir herhalde. Kimimiz 'cocugun yedigi helal, giydigi haram' diyerek bir kac parca, kimimiz de raflarda birsey birakmayacak kadar cok kiyafet alisverisi yapariz. Yavas yavas gozumuzun kestigi oyuncaklari dizer, luzumlu luzumsuz ne kadar bebek bakim malzemesi varsa eve toplariz. Yatagiydi, pusetiydi, halisiydi, perdesiydi baslariz tatli bir kosusturmacaya.

Bebek icin tum ihtiyaclarin hazir olduguna kanaat getirince de (dogum zamani da yaklasmistir bu zamanlarda muhtemelen) hastane cantasi telasi sarar mustakbel anneyi. Gecelik, camasir, bornoz, oje derken bir dolu cogu gereksiz malzemeyle koca bir valiz dolduktan sonra ayaklarimizi uzatip bebegimizi beklemeye baslariz, gonul rahatligi ve biraz da korkuyla karisik heyecanla.

Iste bu noktada anne icin cok onemli bir hazirligi atladigimizin farkinda degilizdir. Nedir bu hazirlik? Yeni annenin bakim cantasi!

Ozellikle bakimlarini genellikle kuafor ve guzellik salonlarinda yaptirmaya alismis anneler icin ilk aylarda inanin donenceden daha cok ihtiyac duyulur bu cantaya ya da icindekilere.

Soyle ki; ilk aylarda disari cikmak zor, el kadar yavrucakla kuafore gitmek neredeyse imkansizdir. Farzedelim bebeyi baska bir guvenli ele teslim edebiliyoruz, bu sefer de memeyi evde birakmak mumkun olmadigindan bu da maalesef bir cozum yolu olamayacaktir. Kaldi ki bu aylarda anne eline gecen her firsatta uyumak isteyecektir ve zaten uyumalidir da. Yani degil kuafore bedava dagitsalar alisverise bile gitmek istemeyebilir.

Dogum yorgunlugu, yeni anne olmanin heyecani, ziyaretcilerin virviri, uykusuzluk derken yeni anneler genelde asabilesmeye yatkin olurlar. Bir de -firsat olursa da- aynaya bakabilirlerse, aynada bakimsiz bir kadin gormek asabiyetten direkt mutsuzluga giden en kestirme yol olur.

Boyle bir duruma hazirlikli olabilmek adina her mustakbel anneye bir 'yeni anne bakim cantasi' oneriyorum. El altinda bulunsun ki ihtiyac oldugunda ya da firsat bulundugunda annenin kendini daha iyi hissetmesine bir katkisi olsun.

Peki neler olmali bu cantanin icinde?
Herkesin aliskanligi, ihtiyaci pekala farkli olabilir. Ama bir genellemeyle asagidaki listeyi kullanabiliriz:

- el/vucut kremi
- kokusuz deodorant/deo-stick/roll-on vs.
- cimbiz
- ayna
- sac sekillendirici (sacin durumina gore fon makinesi, sac duzlestirici, masa gibi)
- agda bantlari ya da epilator ya da jilet
- oje, aseton
- cilt temizligi icin sabun/jel/kopuk vs
- tarak ya da firca
- pamuk
- bebeyi etkilemeyecek bir miktar organik/dogal makyaj malzemesi

Bu sayilanlarin hepsi ya da cogu zaten her kadinin elinin altinda var. Eklenecek malzemeler de olabilir. Benim soylemek istedigim; tum bu en acil ve basit malzemeleri bir araya toplamak. Boylece hem kisitli zamanda 'cimbiz neredeydi?', 'aseton bitmis' gibi krizlerle karsilasmamak hem de bebeye odaklanan bunyenin rotasini az da olsa anneye cevirmeye motive olmak.

'Bunlari bir araya toplamak da neyin nesi? Cok gereksiz!' dediyseniz, kismet olursa lohusaliginizda tekrar bir okuyun derim:)

14 Nisan 2011 Perşembe

hadi baştan...

ooooo günler aylar geçti, mevsimler değişti en önemlisi oğlum geldi.
hadi blog, sil baştan...

2 Kasım 2010 Salı

oğlumun arabası da var artık:)



odası da olacak haftasonu:))


kendim hakkında kesin olarak şöyle bir tespitte bulunabilirim ki bir şeyi satın alırken son iki alternatife kadar kolay karar verebiliyorum. ama iş ikisinden birini seçmek olduğunda delirtecek derecede kararsız kalıyorum!

bir kaç hafta önce bebek arabası ve odası için bir pazarımızı saraçhane ve maskoda geçirdik. hemen tüm alternatiflere bakıp kafamızda aşağı yukarı bir fikir edindik.

araba için saraçhanede mevcut alternatifler arasında kararımızı şu yönde vermiştik. ben bir de jokerdeki alternatiflere bakmak istedim ve orda da bu modeli beğendim. fakat gelin görün ki ana kucağını da hesaba katınca arada iki katı bir fiyat farkı oldu. değer mi değmez mi hangisi derken karar vermek iyice zorlaştı. internetteki yorumlarda kraftın pek önerilmediğini görüp bir de jokerin hatrı sayılır indirimi üzerine denk gelince bebe confort loola modelini almaya karar verdik. şansımıza da indirimin son günü gidip arabamızı aldık. hatta kurduk, oynayıp duruyoruz evde:)

geriye odasına karar vermek kalmıştı. bu iş araba işinden daha zor çünkü özellikler neredeyse yüzlerce çeşitte aynı. sadece dizaynı önemli oluyor. ya renkli renkli, yelkenli dümenli bir oda, ya da sade klasik uzun yıllar kullanılabilecek bir oda. yine kaldık mı iki seçenek arasında! önce denizcilere bayıldık, tamam dedik budur ama sonra ikimiz de vazgeçtik bu janjanlı konseptten. daha göz yormayan bir model beğendik. ama tabi ben ordayken almak mümkün olmadı, ben bir de ikeaya bakmak istedim. neyse efendim pazar sabahı erkenden kalktık ikeaya gittik önce ama önce beğenir gibi olduğumuz mobilyalar bu sefer gözümüze çok zayıf gelince odaya da bir anda karar vermiş olduk. kısmetse bu hafta sonu onu da alıp kafamızı ve cüzdanımızı rahatlatıcaz:))



bu arada;

bebe confort loola araba; 599 TL
creatis oto koltuğu; 369 TL
caploonba picolo bebek odası; 1500 TL

30 Ekim 2010 Cumartesi

korsan taksi kullanalım, bu olaydan kıllanalım



ben demiştim.
toplu ulaşımdan çok şikayet ediliyor, zam kapıdadır demiştim.

neyinize yetmiyor, konserveye dönseniz bile gitmiyor musunuz varmak istediğiniz yere?
kalabalık olacak tabi, istanbulun nüfusu malum, sen de az gez kardeşim!
arada bozulabilir bunlar da kul yapısı nihayetinde
mazot kaç para haberin var mı senin? yok tabi nerden olacak, sen gez koca istanbulu üç otuz paraya...
nefes alamayanlara da nacizane oksijen tüpü için bir firmayla anlaşmak üzereyiz.
ama yine de yaranılmaz size şikayet üstüne şikayet!


ulaşıma %10 zam! bir de bunu az bulanlar var. kokularından yanından zor geçtiğiniz, saygısızlığın bini bi para, hayatımızın pul kadar değerinin olmadığı özel halk otobüsleri ki ben onlara ÖHO kısaltmasını daha uygun buluyorum. zira kendileri ne özel ne halk için.
metrobüste de kademeli ücretlendirilmeye geçilecekmiş. üç durağa kadar 1,35 TL -ki 3 durak genelde yürüme mesafesi oluyor metrobüste zaten- , diğer yolculuk alternatifleri 1,95 TL.

benden sana tavsiye: otobüslerde metrobüslerde sürünme ey vatandaş!
imkanın ölçüsünde yararlan şu istenirse pekala legalleşebilecek şoförlü araç kiralama hizmetinden. tertemiz, yorulmadan, itilip kakılmadan, saygısızlık görmeden, sinir hastası olmadan km başına ortalama 1 TL ye git gidebildiğin kadar.
üç duraklık mesafeyi göz önüne alırsak hele bir de ücreti paylaşacak başka yolcular bulursanız en ekonomik ulaşım aracı olur benden söylemesi.

29 Ekim 2010 Cuma

üşüdün mü?



-çorba içmeyi seviyorsanız

-kalorifere yaslanıp elinizde kahvenizle sokağı seyretmekse boş zamanınızda yaptığınız

-yaz aylarında uzun kollu giymeyi özleyip ilk fırsatta kışlıkları çıkarıyorsanız

-narenciye sıkacağınız mutfağın en kolay ulaşılabilir yerindeyse

-olası ihtiyaçlarda lahana gibi giyinebilmek için kombinleriniz mevcutsa

-bütçede ağırlığı kışlık kıyafetlere veriyorsanız

-sokaktan bozacı her geçtiğinde canınız boza çekiyorsa, vefada park yeri bulamamaktan muzdaripseniz

-kartona pamuktan kar tanesi yaptığınız okul faaliyetlerinizi özlemle anıyorsanız

-soğuktan burnunuzun ucunu hissetmezken girdiğiniz sıcacık kafedeki sahlep/tarçın kokusu bir an için herşeyi unutturuyorsa

-hamam gibi evde yazlık elbiseyle dolaşmak yerine, serin evde en kalın çorabınız ve hırkanızla battaniye altında olmayı tercih ediyorsanız

-cam kapaklı tencerede pıtır pıtır mısır patlatmak zevk veriyorsa

-en paspal giysilerinizi üstüste giyip kartopu oynamaya can atıyorsanız

-ocaktaki yemekler camları buğu yapınca şikayetçi olmuyorsanız

-gece yattığınızda, sabah kalktığınızda hafif bir ürperti duymak hoşunuza gidiyorsa

-artık giymediğiniz kışlıklarınızı arabanın bagajına atıp yolda karşınıza çıkan ihtiyacı olan birine hediye etmek gününüzü huzurlu kılıyorsa

-örmeseniz bile bir sepette renk renk yünleriniz varsa

bu maddelerden bir kaçı bile sizi anlatıyorsa, siz de benim gibi kışı seviyorsunuz demektir...